Avrupa’dan Asya’ya geçiş güzergahı üzerinde olan Trakya’da, Anadolu’da, her karış toprak, her bir yerleşim alanı, bağrında on binlerce yıla tanıklığını saklar.
Bahçeşehir’i de kapsayan bu geniş coğrafya tanımlanırsa; Trakya’da, M.Ö 7. yüzyıldan itibaren yaşamış en eski halk Hint-Avrupa kökenli bir halk olan Traklar’dır. Bölgede; Pers, Yunan ve Makedonya medeniyetlerinin egemenliği, M.Ö 335 yılına kadar da Trakya Krallığı, daha sonra da Roma ve Bizans imparatorluklarının egemenliği hüküm sürer. Yaklaşık 560 yıl inişli çıkışlı olarak devam edecek olan Osmanlı egemenliği 1354’de bölgenin fethi ile başlar.
Osmanlıların fethettikleri topraklara Anadolu’dan eğitimli aileleri, Türk oymakları getirip köy ve kasabalara yerleştirme geleneği Balkanlar’da, Trakya’da da sürer. Balkan’larda Türk ailelere yapılan saldırılardan sonra, geri dönmek zorunda kalanlar, yaşayabilmek için çiftliklerde işçi olarak tutunmaya çalışırlar… Aslında bir Bulgar’ın çiftliği olan Hoşdere, (o zamanki adı Bojdar), Türk-Rus savaşında (93 Harbi) Bulgaristan’dan kaçan üç haneli bir Türk aileye ev sahipliği yapar. Osmanlı vatandaşları kendi vatanlarında bir Bulgar’ın yanına sığınıp, çalışmaya başlarlar.
Bir müddet sonra bu üç aile, şimdiki Boğazköy tarafından toprak satın almaya başlar. 1923-1927 yılları arasında mübadele olur. Bulgaristan ve Yunanistan’dan yaklaşık 30 aile ile, Romanya’dan bir iki aile muhacir gelir. Köyün %90 – 95’i muhacirlere dağıtılır. Bojdar, bu dönemden İkinci Dünya Savaşının hüküm sürdüğü yıllara kadar Boşdere olarak anılacaktır. Tarihte “Alman Harbi” olarak geçen o zor yıllarda Alman tehdidi gittikçe artmakta, Türkiye Cumhuriyeti tedbirlerini artırmaktadır. Bu amaçla Hoşdere ve civarına Türk Ordusu lojistik yığınaklar yapmaktadır. Kuvvet komutanlarının biri gidip, diğeri gelmektedir. İşte bu ziyaretlerin birinde Mareşal Fevzi Çakmak-İsmet İnönü olduğu da söylenmektedir- köye gelir. Mevsim bahardır. Dolaşırlar bir müddet… Yeşilin tüm tonları, rengarenk çiçeklerin kokuları baş döndürmektedir. Mareşal Fevzi Çakmak, Muhtara sorar: “Bu köyün adı nedir?” Muhtar ürkek, cevap verir. “-Boşdere, paşam!” Mareşal, çıkışır, “-Nasıl olur Boşdere, yani bu kadar hoş bir yer, Boşdere olur mu? Burası Hoşdere… Evet evet bu köyün adı bundan böyle Hoşdere olsun” der. O günden sonra Boşdere, Hoşdere olarak anılmaya başlar.
Bölgede doğal zemin oluşumu; “Eosen” kalkerlerinden oluşmuştur. Bitki örtüsü ise; çalı tipinde bölgeye özgü kisa makilerden oluşmaktadir. Doğal oluşumu ve yer özellikleri nedeniyle doğusunda bulunan ve Istanbul’un en eski prehistorik yerleşme yerlerinden biri olan Yarımburgaz Mağarası’na yakın olması da oldukça önemlidir.
“Ispartakule Mevkii” diye bilinen bu bölge; Istanbul’u Avrupa’ya bağlayan tren yolunun Halkalı’dan sonraki istasyona verilen “Ispartakule Istasyonu”, “Ispartakule Viyadügü” ve “Ispartakule Çiftliği” olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat yapılan araştırmalarda, “Belgrad-Istanbul Yolu” olarak bilinen yolun üzerinde de bu isimlere rastlandığı görülmektedir. Bu yol Belgrad’dan başlayarak Nis ve Sofya üzerinden ve Meriç vadisini takiben Filibe’ye (Filipopolis) ve Edirne’den (Hadrianapolis), Havsa (Hostizo), Babaeski (Burtizo), Lüleburgaz (Bergule- Arcadiupolis), Büyükkarıştıran (Druzipara), Çorlu’dan (Sirello-Çurulum) geçerek sahildeki Ereğli’ye (Perinthos) iner.
Yol buradan sahili takip ederek, Silivri (Selymbria), Büyükçekmece (Atira), Küçükçekmece (Region) üzerinden Yedikule’ye (Yaldızlı Kapı) ulaşır. Ancak daha eski bir devirde, Büyükçekmece ve Küçükçekmece göllerinin ağızlarının doldurulması ve buralarda aynı isimlerle anılan köprüler yapılmadan önce Eregli’den (Perinthos) kuzeye kıvrılarak Sinekli (Çenofrurio) civarına kadar uzandığı sanılmaktadir. Doğu istikametinden gayri-nizami olarak devam ederek, Çatalca-Ispartakule’nin (Spradon) 5 km. güneyindeki Roma Köprüsü’nden ve Yarımburgaz (Melentiada) ve Topkapı’dan geçerek Istanbul’a ulaşır.
Dördüncü Trak yolu olarak Istanbul – Selanik – Adriyatik Yolu (Viaegnetia); Topkapı’dan başlayarak, Yarımburgaz (Melentiada) ve Ispartakule (Spradon) istikametinin birinci yolu, geriye doğru aynen takip ederek Edirne’ye (Hadrianapolis) gelir. Buradan güneye kıvrılarak Meriç üzerinden Adriyatik’e ulaşır. “Via-Egnetia” adı verilen bu önemli ticaret yolunun varlığı Romalılar’dan daha öncesine dayanmaktadir. Ispartakule’nin (Spradon) bu iki önemli Trak yolunun üzerinde olması, burayı oldukça önemli kılmaktadır.
Bölgede çeşitli zamanlarda yapılmış olan araştırmalar, Bahçeşehir çevresinde prehistorik dönemlerden başlayıp günümüze kadar gelen önemli buluntuların varlığını da ortaya koymaktadir.
Istanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nce yapılmis olan bir kazida, şu anki Yamaç Villaları’nın olduğu bölgede; Roma dönemine ait, kayaya oyulmus Kaya Mezarları’nın varlığı tesbit edilmiştir.
Ancak eldeki bulgulara dayanılarak; mezara çevrilmeden önceki dönemlerde bu kaya oyuğunun prehistorik dönemlerde kullanıldığı sanılmaktadır.